- Çocukların fikrine her zaman saygı gösteriliyor, ve onlara bir yetişkin gibi davranılıyor, hiç bir zaman "Makas, kaka, pis" ya da "Makas bozuk, çalışmıyor" denmiyor. "Makasla kendine zarar verebilirsin" tercih ediliyor.
- Mutfağı topluyorsan çocuklara "Hayırr, oraya dokunma" "Hayır, orası tehlikeli" denmiyor. Çocuğun önüne, onun toplayabileceği bir dağınıklık konuyor. Mesela bu taşınma esnasında mutfağı duzeltirken, Sven, Melissa'nın önüne bol bol karışık bitki çayı poşetleri koydu, Melissa da onları yerleştirmekle meşguldü. Kitaplığı düzeltirken, onun kitaplarını dağınık bir şekilde koyduk, Melissa da onlarla uğraştı.
- Çocuk zor bir şeyi başardığında evet taktir ediliyor ama "Aferiiiiiin aslanıma, koçsun, kaplansın" gibi dünyada en başarılı oymuş gibi abartılı hareket edilmiyor.
- Hayir her zaman hayır:)
- Sınırlar belirli ve net, izin olmayan şeye izin yok ve bu hep böyle, ailenin tüm fertleri uyuyor, mekan, zaman değişse de öyle.
- Her odada çocuğa ait bir alan var. Bizim mutfakta Sven başlattı bunu, benim ölsem aklıma gelmez, en alt dolap Melissa'nın, içinde açtığı zaman kırılıp da ona zarar vermeyecek, kağıt muffin kalıpları, unlar, makarnalar, tahta kaşıklar gibi şeyler var. Ben yemek yaparken o, dolabıni açıyor ve onlarla oynuyor. Yatak odamıza geldiğinde zarar vermeyecek plastik bileziklerimi en alt rafa koydum mesela, alsın oynasın diye.
- Benim Sven sayesinde zar zor alışabildiğim fakat çok güzel bir kural. Masada herkesin yemeği gelince, aynı anda başlanıyor yemeğe ve yemeği önce biten, diğerlerini bekliyor, masadan kalkamıyor çünkü görgüsüzlük sayılıyor. Bugün bunu Melissayla denedik hehehehe +40 dakika onun blwsinin bitmesini bekledik:)
- Çocuklar parkta yuvarlansın, düşsün kalksın, ıslansın, üşürse üşüsün yeter ki oyuna sınırlandırma getirilmesin.
- Çocuk cam bir vazonun yanında mı oynuyor, "Oraya gitme, cam var, kırılır, keser seni" yerine "Camı görüyorsun değil mi? Dikkatli ol" deniyor."
- Anne ya da baba bir oyunu oynamak istemiyorsa "Hayır, istemiyorum" diyor, çocuğun her dediğine katlanmak zorunda değil.
- Araba yıkanacaksa çocuk da yardım ediyor, bahçe düzenlenecekse çocuğun da illa ki bir yardımı dokunuyor, aman yapamaz edemez yok, vallahi veriyorlar elektrikli süpürgeyi 5 yaşındaki çocuk arabanın içini süpürüyor.
- Bence biraz sinir bir gözlem olacak ama biz türkler gittiğimiz yere çocuklarımızı sürüklüyoruz ama Almanya'da çocuklar için daha çok plan yapılıyor, belki çocuklara özel daha fazla aktivite alanı olduğundandır, bilemiyorum.
- Aklıma geldikçe eklerim bu yazıyı ileride başka başlığa kopyalayacağım.
Haftanın Şarkısı: Amy seni çok özledim.
Haftanın Hazır Giyimi: Kendime artık ayakkabı almayacağım diye sözler vermiş yere tükürüp, tükürüğümü yerden alamazsın demiştim ama (şaka) ninewest tatiana stilettolardan aldım neyse dedikleri doğru değil mi, kilo alırsın verirsin ama ayakkabıların hep sana, olur. Bir de stradivariusun baskılı pantolonunu beğendim.
Haftanın Tasarımı: Marc Jacobs kalpli gözlüklerden edinip yazın kumsalda fink atmamak icin mantıklı bir neden var mı? Bence yok yok yok.
Haftanın Bebek Ürünü: Aradığım gibi bulamadım ama tanıdık ahşap oyuncaklar yapan birisi var, eski bir öğrencimin babası. Aşağıdaki gibi yaptırmayı planlıyorum, büyüdükçe bariyerlerini çıkarırım kendisi üstüne çıkıp inebilir.
Haftanın Sözü: Gerçekten Madonna'yı sevdiğim için torpil geçmiyorum. Iyi laflar çıkıyor minişimizden. Fotoğrafa tıklayarak büyütürseniz daha yazı, iyi okunuyor.
Haftanın Fit Motivasyonu: Şu görsele de bak şimdi.
Haftanın Ünlüsü:Toni Garrn. Kendisi Leanordo DiCaprio ile fingirdiyor. Benden duymuş olmayın siz yine de..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder