21 Nisan 2015

mabebisgatasikrit

çok seviyorum.. bu kadina olan hayranligim hic bitmeyecek sanirim.

8 Mart 2015

pazar postasi bir takim melissa fotograflari

6. aydan sonra bebeklerin büyümesi dur-du-ru-la-mıyor! Hele 12. aydan sonra kaçırıyorsunuz ipin ucunu, her gün yeni bir ilerlemeyle geliyor karşınıza, bunu ne zaman öğrendi diye ağzınız açık kalıyor.
  Aaya(anne), baba, mama, dede, gel, aaa(al), baa(balon) kelimelerini rahatlıkla  söylüyor. Çok daha sevimli hale geliyor etkileşim ilerledikçe.
İkı gündür yemeğini rahatlıkla yedirdim, ben bile şaşırdım, umarım hep böyle gider.
Sabahları pusetsiz evden çıkıp yumurta, simit almaya gidiyoruz el ele, çok zevkli.
Son iki aydır, su istiyorsa mutfakta suyun yanına gidip bağırıyor mesela, daha çok kendini ifade etmeye başladı.








1 Mart 2015

pazar postasi 8

Ne kadar hızlı geçiyor bu haftalar?
Ne çabuk yine pazar oldu da, pazar postamı yazıyorum ben anlamış değilim. 
Bu hafta dalgalar sergisine katılma fırsatını buldum gerçekten ama gerçekten beni çok etkileyen işler vardı. Sergiyi bir inşaatta sergiliyorlardı.  Kinect yardımıyla odadaki sesi değiştiren ve yine giriş katındaki Candaş Şisman'ın yaptığı yayların titreşiminden çıkan sesi tüm odaya yaydığı iş çok güzeldi. Son günlerde gördüğüm için pişmanım keşke ikinci defa görme imkanım olsa.
http://blokartspace.com/?p=381&lang=tr

Haftanın Şarkısı:  Bu bizim dans şarkımızdı:)


Haftanın Hazır Giyimi: etsydeki bu şortu çok sevdim, üstüne beyaz atletle yazları forma haline bürünebilir.

Haftanın Tasarımı:  Mary Katrantzou'nun bahar için tasarladığı koleksiyondaki desenler çok karışık görünse de insanı kendine doğru çekiyor. Normalde desenli giyinmeye, sade giyinmeyi tercih ederim ama bu desenler insanın güzelliğinin önüne geçmeyen cinsten, giydiğiniz zaman içinde kaybolmazsınız. Soldan ikinci elbise favorim.

Haftanın Bebek Ürünü:  Zaranın bebek montları gerçekten çok zekice tasarlanıyor. Melissada şu sol üstteki var ve başka bir tane daha var. Şu kadarını söylemeliyim ki bebeğin boynuna fermuar denk gelmemesinden, kolların rahatlıkla kıvrılmasına kadar herşeyi  düşünmüşler. Çok mutluyuz.

Haftanın Sözü:  Vito Corleone doğru demiş. En sevdiğim izlemeye bıkmadığım filmler arasındadır godfather.

Haftanın Fit Motivasyonu: Lütfen, lütfen, lütfen!

Haftanın Ünlüsü: 50 shades of grey filmine gittiğim çok belli olacak ama  bu haftanın kartları jamie dornan için açılıyor.

22 Şubat 2015

pazar postası kar tatili

Geçen kar yağdığında Sven'i denk getirememiştik, bu sefer hep birlikteydik. Sahilde biriken kar, Melissa'nın baldırlarına geliyordu neredeyse. Heyecanını yüzünden okumak kolaydı:) Bazen yürumekten korktu, el ele tutuşup yürümeye onay verdi, kara dokunma fikrini sevdi:) Çok eğlendik. Amaa ertesi gün, bizi pek de hoş olmayan bir süpriz bekliyordu, 40 dereceyi bulan ateşle soluğu acilde aldık, internette ateş nasıl düşürülür araştırırken, hiç bilmediğim bir bilgiye rastladım, başa gövdeye soğuk sularla ıslatılmış havlu sarmak yanlışmış mesela. Belin üstü normal giydirilecek, dizinden aşağısı ise buz gibi soğuk suyla ıslanmış havlularla sarılacak. Gerçekten bu dediğim yöntem 39'dan 37,5'a düşürdü ateşi.  Havluları, ısındıkça sık sık değiştiriyorsunuz tabii. Perşembe ve cuma gerçekten ömrümden ömür gitti ama olsun daha iyi kuzucuk, cumartesi ve pazar bol bol dışarıda dolaştı, temiz hava aldı, neşesi daha iyi. Bu haftanın osu busu yok, vakit pek bulamadım ama haftanın karları ve faberleri var buyrun:) 



 









17 Şubat 2015

Kendine verdiğin sözleri tut(a)mamak üzerine

     
2012 Buenos Aires

     İnsan kendine ilk ne zaman söz vermeye başlar acaba? Hatırlayabildiğimiz kadar eski mi kendimize verdiğimiz sözler? İlk neyi yapmak için kendime söz verdim? İlkokulda verdiğim söz ne olabilir mesela, derslere iyi çalışmak? Yaz tatilinde bayılana kadar ip atlamak? Ortaokulda verdigim söz ne olabilir? Anneyi üzmemek? Peki lise? Lise son? Günde 200 soru çözmek? Şu son diziyi de izledikten sonra ders çalışmaya baslamak?
     Genelde takip ettiğim bloggerlar kendilerine söz veriyorlar, bu hafta bunları yapacağım ya da  bu sene şunları yapıyor olacağım. Ben bu yazımda 2014 yılında kendime verip tutamadığım sözleri yazmak istiyorum ve neden olmadı?  Bir de Selin'le gerçekleştiremediğim planlarımdan konuşurken bana, "Sen kafanda bahaneler üretiyorsun ve onlara inanıyorsun" demişti. Doğruydu. Bahanelerim nelerdi? Eyvah çook kötü bir yüzleşme yazısına dönmesin bu yazı? Kendime kızmayayım sonra? Olsun, başladık bir kere.. Haftaya da tuttuğum sözleri yazarım.
    Şu an bu satırları yazarken kahve içiyor olmamdan yola çıkarak, kahveyi azaltacaktım, yapamadım. Seviyorum.
    Dişçiye gitmem gerekiyordu, diş teli takılması gerek. Bahanem takılan telin en az 1 sene ağızda durduğunu bilmemdi, cesur davranamadım.    
     Amerika biletlerini taa hamileliğimde almıştım ve sonra yüksek lisansın final haftasında Amerika'da olacağım gerçeğini öğrenmiştim. Kendime, projeleri önceden bitireceğim, orada güzel bir tatil yapacağım sözünü verdim. Tutamadım. Bir dersten kaldım, bir dersten ise bütünlemede geçtim. Hiç komik değildi.     

  Büyük sözlerimden diğeri de bin kere buraya yazdığım gibi zayıflamaktı bu sözü taa hamileliğimde vermiştim kendime. Neydi? Boşver şimdi düşünme, doğumdan sonra zayıflarsındı. İki tane kadın doğumcu demişlerdi ki bana  "Kadınlar doğumdan sonra, zayıflarım sanıyorlar ama bilmiyorlar ki o kadar kolay değil, etraf kilolu annelerle dolu" Gülüp geçmiştim sadece çünkü ben herkes değildim ben yapardım, yapamadım. Yok sütüm azalıra kandım, yok zamanı gelmedi dedim. Gerçekten iste(ye)medim.   

 Spor yapacaktım, en azından her gün yürüyecektim. Melissa'nın doğumundan sonra ilk  3-4 ay gerçekten bol bol yürümüşümdür, tenis oynamışımdır. Ben yapamasam da  Sven yaptı, her hafta kostu ve tenis oynadı, benim  bahanem hocaya kıl olmamdı.
  
 Ne zamandır göremediğim ve çok özlediğim insanarla görüşecektim. Ya onlara uymadı zamanlama, ya bana. Yasemin seni çok özledim:)
    
Her ay en azından bir kitap bitirecektim. Olmadı. Bebek kitapları sayılmaz. Kitap deyince ben hep romanları kastediyorum. Romanları çok seviyorum.    Gittiğimiz tatillerin, fotoğraflarını eleyip, ayrı ayrı albüm yapıp bastıracaktım. Olmadı.    

Melissa'yla bebek yüzme dersine gidecektik. Gidemedik. Bebeklere özel havuzlu
olanında yer yoktu, genel havuzlu olanda ise benim içim rahat etmeyecekti.    

  Haftasonları İstanbul'a tıkanıp kalmayacaktım Kilyos'a, Şile'ye gidecektim. Sadece Sapanca'ya gidebildim bir kere. Bunda da Sven ve Kamil'in gazı büyüktür, sayelerinde. Teşekkürler:)    

   Saçlarım sarı olacaktı. Yarım sarışın oldum. Bahanem kuaförün avrupa yakasında olmasıydı..
  
   Bunların çoğunun bahanesinin temeli üşengeçlik, geç oldu ama 2015'te üşenmemeyi diliyorum.