blog etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
blog etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Eylül 2015

en zevkli yaş

    Sven ben melissaya'ya hamileyken bebeklerle zaman geçirmeyi pek de sevmediğini söylemişti. neden olarak da pek birşey paylaşamadığını göstermişti. bana saçma gelmişti, insan minicik, toparlak, anlamsız ama çok sevimli bir bebeği nasıl olur da 2-3 yaşlarındaki küçük insandan daha çok sevebilirdi?
  Artık sven'e hak veriyorum. 18 aydan sonra sanırım melissa'nın en sevdiğim zamanları başladi. tepki veriyor, dediğini anlıyor, kendi tercihleri var, en önemlisi oyunlar oynayabiliyoruz. hala küçüklük fotoğraflarına baktığımda içim gidiyor ama bebeklik zamanı sanırım daha başka bir sevgi, karşınızdaki boğum boğum, komik hareketler yapan şeyi seviyorsunuz fakat etkileşim arttıkça duygusal bag artıyor, iletişim arttıkça bir birey olarak varlığını kabul ediyorsunuz.
   melissayla agustosun başından beri baş başayız, bu 8 haftalık zamanın 2 haftası almanya'da ailecek, iki haftası da  annemin yanında geçti. okul açıkken sabahları okul, akşamları yüksek lisans derken melissayi 48 saat göremediğim oluyordu, ben evden erken çikarken o uyuyordu ben akşam 11lerde evde olduğumdaysa yine uyuyordu bazen haftasonları çekimlerim oluyordu. yazınsa melissa'ya doydum, çok çok vakit geçiriyorum. halledemediğim bir çok sorunu halletmeye başladım. mesela benim elimden yemek yemezdi melissa, ben yatağa koyduğumda ağlardı, bunlar hep beni az görmenin verdiği tepkiymiş meğer. şu an mutlu mesut yiyor, uyuyor ve oynuyoruz. gün boyu birlikteyiz, zaman zaman yalnız vakit geçirmek istiyorum bunu da akşamları ya da hafta sonu sven'in destegiyle başarıyorum.  hamileyim ya yeni bebek gelmeden melissamla doya doya vakit geçirmek istiyorum, bu hamilelik bana iyi geldiği gibi biraz da vicdanıma dokunuyor ki bununla ilgili ayrıca yazacağım.


1 Mart 2015

pazar postasi 8

Ne kadar hızlı geçiyor bu haftalar?
Ne çabuk yine pazar oldu da, pazar postamı yazıyorum ben anlamış değilim. 
Bu hafta dalgalar sergisine katılma fırsatını buldum gerçekten ama gerçekten beni çok etkileyen işler vardı. Sergiyi bir inşaatta sergiliyorlardı.  Kinect yardımıyla odadaki sesi değiştiren ve yine giriş katındaki Candaş Şisman'ın yaptığı yayların titreşiminden çıkan sesi tüm odaya yaydığı iş çok güzeldi. Son günlerde gördüğüm için pişmanım keşke ikinci defa görme imkanım olsa.
http://blokartspace.com/?p=381&lang=tr

Haftanın Şarkısı:  Bu bizim dans şarkımızdı:)


Haftanın Hazır Giyimi: etsydeki bu şortu çok sevdim, üstüne beyaz atletle yazları forma haline bürünebilir.

Haftanın Tasarımı:  Mary Katrantzou'nun bahar için tasarladığı koleksiyondaki desenler çok karışık görünse de insanı kendine doğru çekiyor. Normalde desenli giyinmeye, sade giyinmeyi tercih ederim ama bu desenler insanın güzelliğinin önüne geçmeyen cinsten, giydiğiniz zaman içinde kaybolmazsınız. Soldan ikinci elbise favorim.

Haftanın Bebek Ürünü:  Zaranın bebek montları gerçekten çok zekice tasarlanıyor. Melissada şu sol üstteki var ve başka bir tane daha var. Şu kadarını söylemeliyim ki bebeğin boynuna fermuar denk gelmemesinden, kolların rahatlıkla kıvrılmasına kadar herşeyi  düşünmüşler. Çok mutluyuz.

Haftanın Sözü:  Vito Corleone doğru demiş. En sevdiğim izlemeye bıkmadığım filmler arasındadır godfather.

Haftanın Fit Motivasyonu: Lütfen, lütfen, lütfen!

Haftanın Ünlüsü: 50 shades of grey filmine gittiğim çok belli olacak ama  bu haftanın kartları jamie dornan için açılıyor.

17 Şubat 2015

Kendine verdiğin sözleri tut(a)mamak üzerine

     
2012 Buenos Aires

     İnsan kendine ilk ne zaman söz vermeye başlar acaba? Hatırlayabildiğimiz kadar eski mi kendimize verdiğimiz sözler? İlk neyi yapmak için kendime söz verdim? İlkokulda verdiğim söz ne olabilir mesela, derslere iyi çalışmak? Yaz tatilinde bayılana kadar ip atlamak? Ortaokulda verdigim söz ne olabilir? Anneyi üzmemek? Peki lise? Lise son? Günde 200 soru çözmek? Şu son diziyi de izledikten sonra ders çalışmaya baslamak?
     Genelde takip ettiğim bloggerlar kendilerine söz veriyorlar, bu hafta bunları yapacağım ya da  bu sene şunları yapıyor olacağım. Ben bu yazımda 2014 yılında kendime verip tutamadığım sözleri yazmak istiyorum ve neden olmadı?  Bir de Selin'le gerçekleştiremediğim planlarımdan konuşurken bana, "Sen kafanda bahaneler üretiyorsun ve onlara inanıyorsun" demişti. Doğruydu. Bahanelerim nelerdi? Eyvah çook kötü bir yüzleşme yazısına dönmesin bu yazı? Kendime kızmayayım sonra? Olsun, başladık bir kere.. Haftaya da tuttuğum sözleri yazarım.
    Şu an bu satırları yazarken kahve içiyor olmamdan yola çıkarak, kahveyi azaltacaktım, yapamadım. Seviyorum.
    Dişçiye gitmem gerekiyordu, diş teli takılması gerek. Bahanem takılan telin en az 1 sene ağızda durduğunu bilmemdi, cesur davranamadım.    
     Amerika biletlerini taa hamileliğimde almıştım ve sonra yüksek lisansın final haftasında Amerika'da olacağım gerçeğini öğrenmiştim. Kendime, projeleri önceden bitireceğim, orada güzel bir tatil yapacağım sözünü verdim. Tutamadım. Bir dersten kaldım, bir dersten ise bütünlemede geçtim. Hiç komik değildi.     

  Büyük sözlerimden diğeri de bin kere buraya yazdığım gibi zayıflamaktı bu sözü taa hamileliğimde vermiştim kendime. Neydi? Boşver şimdi düşünme, doğumdan sonra zayıflarsındı. İki tane kadın doğumcu demişlerdi ki bana  "Kadınlar doğumdan sonra, zayıflarım sanıyorlar ama bilmiyorlar ki o kadar kolay değil, etraf kilolu annelerle dolu" Gülüp geçmiştim sadece çünkü ben herkes değildim ben yapardım, yapamadım. Yok sütüm azalıra kandım, yok zamanı gelmedi dedim. Gerçekten iste(ye)medim.   

 Spor yapacaktım, en azından her gün yürüyecektim. Melissa'nın doğumundan sonra ilk  3-4 ay gerçekten bol bol yürümüşümdür, tenis oynamışımdır. Ben yapamasam da  Sven yaptı, her hafta kostu ve tenis oynadı, benim  bahanem hocaya kıl olmamdı.
  
 Ne zamandır göremediğim ve çok özlediğim insanarla görüşecektim. Ya onlara uymadı zamanlama, ya bana. Yasemin seni çok özledim:)
    
Her ay en azından bir kitap bitirecektim. Olmadı. Bebek kitapları sayılmaz. Kitap deyince ben hep romanları kastediyorum. Romanları çok seviyorum.    Gittiğimiz tatillerin, fotoğraflarını eleyip, ayrı ayrı albüm yapıp bastıracaktım. Olmadı.    

Melissa'yla bebek yüzme dersine gidecektik. Gidemedik. Bebeklere özel havuzlu
olanında yer yoktu, genel havuzlu olanda ise benim içim rahat etmeyecekti.    

  Haftasonları İstanbul'a tıkanıp kalmayacaktım Kilyos'a, Şile'ye gidecektim. Sadece Sapanca'ya gidebildim bir kere. Bunda da Sven ve Kamil'in gazı büyüktür, sayelerinde. Teşekkürler:)    

   Saçlarım sarı olacaktı. Yarım sarışın oldum. Bahanem kuaförün avrupa yakasında olmasıydı..
  
   Bunların çoğunun bahanesinin temeli üşengeçlik, geç oldu ama 2015'te üşenmemeyi diliyorum.
  


14 Ocak 2015

pazar postası dört

    Bu hafta yüksek lisans için bir sınava, bir sunuma ve iki projeye kasmakla geçti! Altından kalktım mı? Notlar verildiğinde göreceğiz:) Bir proje için bir robot tasarladım yakında tanıtım videosu çekip burada paylaşacağım.  Kar tatili nedeniyle bir proje jürim ve bir sınavım bu haftaya ertelendi, bakalım:) Yüksek lisans yapmak, daha doğrusu yeni birşeyler dinlemek gerçekten çok zevkli, ve o dersler sayesinde hayatınıza yeni giren insanlar.. çok seviyorum! Amaaa sınavlar,  jüriler biraz stres yaratıcı olabiliyor. Altından sağ salim kalabiliriz umuyorum.

   Melissam büyüyor, anahtarlığı kapıya takmayı, fişleri prize takmayı ve telefonları bulduğu yerde kapıp kulağa götürüp "alaaaa" demeyi öğrendi:) Zaman geçtikçe, büyüdükçe, bir yandan dursun zaman diyorum öte yandan, daha çok şey paylaşabildiğimi görünce çok hoşuma gidiyor.

23 Kasım 2014

Pazar Postası 1

Geçmişe sünger çekip pazar postalarıma numara verme niyetindeyim. hemen başlıyorum.


Haftanın şarkısı: 1 yıl geçse de dinlemesi hala güzel


Haftanın ready-to-wear'i: COS'un sinirbozucu sadelikte ve şahane kesimlere sahip elbiselerinden melanj olan tam bir miniko.





Haftanın Tasarım Giysisi: Panço modaysa bu modaya noktayı Burberry Prorsum koymuş.





Haftanın Bebek Ürünü: hem ahşap hem sertifikalı boyalar kullanılarak üretilmiş hem de bebekleri kendine hayran bırakan bu sete Melissa bayıldı, ben de öyle..  Tchibonun internet adresinden almıştım..






Haftanın Sözü: Tam olarak bu!


Haftanın Fit Motivasyonu: So true:))







Haftanın Ünlüsü: Gereksiz ciddiyeti bir kenara atıp kendince eğlendiği için bir kez daha sevdim!

7 Kasım 2014

şu aralar neler aldım

Bu bloğun amacı ne diye soruyorum kendime? Bu bloğun bir amacı yok, herhangi bir yaraya merhem olma, bir probleme çözüm olma niyetinde değil. Bu bloğun tek amacı içimdeki yazma isteğini giderme. Belki ileride Melissa okur falan:) Ne tatlı olmaz mı?
Melissa'yla ilgili bir postu bu hafta içinde yazacağım ama şimdi ben neler yapıyorum az ondan bahsetmek istiyorum.
NYC'de tanıştığım Forever 21i'n Beriln'de olduğunu keşfetmemle hele bir de online satışının olduğunu öğrenmemle zilleri taktım çiki çiki yaptım.
Bir de ne alırsan 5-10-20 euro indirimini kıstırıvermemle saldırdım beybilere.
 Henüz kavuşamadık ama yine de paylaşmak istiyorum.






2 Şubat 2014

pazar postasi 1

Pazar postalari yazmaya karar verdim, haftanin genel olarak ozet ve de ozet degerlendirmelerini yazsam diyorum bence fena fikir degil:)

Bu hafta en cok, ameliyat dikisimin tam kapanmamasina, Melissa'da tahmin ettigim reflunun kesinlik kazanmasina ve hamilelikte sisen el ve ayaklarimin eski haline donmemesine uzuldum.
neyse bu blogda uzuntulu seyler yazmamaya calisacagim diye soz veriyorum kendime hemen simdi!

Tutku ve Koray'la hafta ici uzun kahvaltimiz cok guzeldi. Icinde bulundugum buhrandan uzaklastim  (bak yine olumsuz yine negatif yeteeeeer konusma bahsetmee)  Dodo sanirim beni en ama en cok mutlu eden kahvalti mekani, aklima gelen cesitlerin cogu  var orada:) Ayni gun cok tatli kucuk bir mekan kesfettim, kahveleri sahane, adi Cekirdek! Bu kucuk kahveci, cekirdek, sanki yurt disinda kucuk bir kahvecidesiniz gibi hissettiriyor, Istanbul'da hele hele Kadikoy'de boyle yerler gormek insani cok mutlu ediyor. cok cok sevdim.


En cok bu videoya  ve su videoya  guldum.


Zorlu gunler yasasa da insan, aile olmak cok ama cok guzel, baktikca daha bir mutlu oluyorum bu fotografa. Sven seni ne cok sevdigimi, senin hayatimdaki en buyuk destek ve sans oldugunu daha ne kadar soylesem sana? Bir kere de buraya yaziyorum.(Okuyunca anlar misin acaba:))
Melissa'nin uykulari biraz daha belirginlesti. 20.30 gibi uyuyor, gece yarisi acikip kalkiyor, karnini tam doyurursa 3'te, biraz ac kalirsa 2'de kalkiyor,  gune merhaba demek ise saat 4'te:)
4 degil de 5 olsa nasil mutlu olucam nasil:) Sansliysam saat 7 gibi kestiriyor. Uc ayin bitmesini bekliyorum  sirayla banyo, pijama giyme, kitap okuma, ninni soyleme seklinde uyku rutinini olusturmak icin. Neden mi uc ay, Harvey Karp efendimiz oyle buyuruyor. Kim mi Harvey Karp? Bebeklerle ve cocuklarla iletisim kurma uzerine uzmanlasmis, onlari sakinlestirme uzerine muhtesem kitaplar yazmis pediyatrist efendimiz:) Ise yariyor gercekten kitaplari..


Kitaplari soyle:
http://www.amazon.com/Happiest-Baby-Block-Harvey-Karp/dp/0553381466

http://www.amazon.com/The-Happiest-Toddler-Block-Four-Year-Old/dp/0553384422


Melissa'ya nickname bulduk "nackedei!!". google'a yazin hahahha.

Bu sapkaya bayildim! Sapkalara su aralar bayiliyorum, algida seciciyim nerede sapka gorsem kilitleniyorum:)












Bu sapka da cok guzel degil mi allah askina? 











Bu da benim h & m den cok ucuza aldigim sapkam, fena degil bence:





















Yaz gelse de biz de yirtik, acik renk, sahane, boyfriend pantolanlara girsek. Baksaniza Rihannamiza ne kadar yakismis, sanki yakismayan cok sey varmis gibi, hihs.
Kendim icin yakin zaman hedefleri de koydum:

1.Haftada 5 gun, gunde 1 saat yurumek, aslinda 7 gun yuruyordum ama soguk hava durumuyla insanin cikasi gelmiyor. Neyse 5 gune zorlayacagim kendimi.

2.Emzirirken zayiflamak hakkina bir cok soylenti var ama Dilara Kocak'in kitabindaki listeyi 2 hafta boyunca uygulamak istiyorum bakalim, hem sutun kalitesi bozulmuyor hem de yavasca sinsi kilolara veda ediyormussun.

3.Stok fotografcilik isine el atmak, evde dururken yapilacak rahat bir is gibime geliyor, evet cok detay var ama istiyorum, ote yandan nikonculuktan vazgecip canonculuga adim atacagim sanirim (nasil da gicik olurum bu muhabbete, nikoncu musun, canoncu musun, semsipasa pasajinda sesi buzusesiceler). canima tak etti nikon lens seceneklerindeki sinirlilik.