feel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
feel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Eylül 2012

missing

daralli ruh halleri icindeyim. hep paylasmayayim sahsi ruhsal sevinclerimi ve mutsuzluklarimi su blogda diyorum ama sosyal yuzyil ya kendimi engelleyemiyorum.

universitenin ilk yillarini ozledim iste o zamanlardan sarki geliyor

7 Eylül 2012

selinimiz evlendi:)

basliktan da anlasilacagi bu sene gibi nergisten sonra siradaki heyecanli dugun selinimize aitti:) (kendisi http://pinkypetite.blogspot.com adresinde ikamet etmekte)  o da cok guzel gelin oldu, hepimiz gum gum nasil heycanliydik allahim, insan yakin arkadaslarinda bu kadar heycanlaniyorsa  kendi dugununde nasildir kimbilir... sabahtan aksama kadar hepbirlikte oldugumuz o gune ait bazi instagram fotograflarimizi burada paylasmadan edemiyorum:)


o gun biz ellerimizi cenemize dayayip hayran hayran makyaji izledik
heyecani yuzunden okundu:)

tutku duz sacli gunlerin hayaline daldi
                                sonra damat studyoya geldi ve damatli damatsiz simarma fotograflari cekildik. buraya yuklediklerim telefonla cekilenler tabii, profesyonelleri bizde:)
                                gelinimizin cani ayran cekti, bence bu fotograf cok guzel ne o hep poz ve poz ve poz mu olacak gelinler, e al sana ayranli poz:)

tam bir deniz kizi degildir de nedir

biz de suslendik tabii


iste kizlar mangasi


iste guzel, mutlu bir gunun ozeti:) aksaminda da cok cok eglendik ama kimseden henuz bir fotograf cikmadi. sanirim eglenceden fotografa firsat kalmadi XP



11 Haziran 2012

haytap

merhaba gencler!
merhaba diyerek basliyorum yoruma!
merhaba youtubeda sarki dinleyenler, merhaba dinledigi sarkinin ingilizce sozlerini arastiranlar, merhaba madonna konserine gidip de agzi acik donenler, merhaba madonna gibi bi gavurun konserinde ne isi var bu dinsizlerin diyenler..
merhaba kankalarim, merhaba blogumu sinsice takip edip bana uyuz olanlar.
merhaba cok sevip de kazik yediklerim, merhaba samimiyetsiz olup da nezaketen selam verdiklerim.
hepinize merhaba, nasilsiniz.
coluk cocuk nasil?
isler tikirinda mi?
hal hatir sorayim dedim.
ben iyiyim ya. gezme, denie girme donemim geldi. hadi hayirlisi bakalim.
bi turlu sosyal sorumluluk projelerinde yer almak ve kendimi daha fazla ise yaramis hissedip mutlu olmak istiyorum. bir arkadasim haytapin ilce temsilcisi, siddete maruz kalan kopekler hakkinda dilekceler yaziyor. nedensiz yere hayvanlara siddet uygulayanlar onun sayesinde cezalandiriliyor mesela. harika degil mi? ne aci hayvanlari koruyan yasalarin olmayisi, hayvan ve oturdugun sandalye ayni kanuna gore. trajikomik.

evimizin onune bir kap su koyuyoruz degil mi?
ya da soyle yapalim, bir gun su icmeyin gun boyu sicakta dolasin sonra karar verin usenip usenmemeye. yolda gordugunuz her kediye kopege "aaaa askiiim ne guzel degil mi aaaay" demek yerine evinizin onune bir kap su koyun daha gercekci sevgi olsun.


bu arada KUSLARDAN COK KORKUYORUM ONLARA GICIK OLUYORUM
hormetler..

24 Mayıs 2012

istiyorum onlusu

Benim de canım var ben de listeler yapmaya özeniyorum.
Bu yaz bitene kadar:


1.Yelken öğrenmeye başlamak istiyorum.

2.Evde kısmen stüdyo oluşturmaya başlamak istiyorum.








3. İki yıldır ara verdiğim yogaya kaldığım yerden devam etmek, daha ve daha çok daha esnek olmak istiyorum.









4. Hazırladığım sofraya sıradışı yemekler eklemek istiyorum.








5.Madonna ve Morrissey konserlerinde bağıra çağıra şarkı söylemek istiyorum.









6.Yazın ya da yaz bitiminde bazı yerleri görmeyi ve o yerleri deli gibi fotoğraflamayı çok istiyorum.












7. Hilary Swank'in bu fotoğrafını odama, buzdolabına falan bastırmak istiyorum, hatta bu hafta yapayım.













8.Fırsat bulup da kurcalayamadığım yeni  ekipmanları suyunu çıkarana dek kullanmak istiyorum.
























9.Yarım bıraktığım kitapları bitirmek istiyorum.








10.Bir oturuşta bir sürü eğlenceli diziler izlemek istiyorum.


23 Mayıs 2012

i wanna hold your hand

yaz geliyor artik.
ben su siralar gergin gunler yasamakla birlikte, bu gergin gunlerin kiymetini bilmeye ugrasiyorum.
sigarayi birakali bir seneyi gecti ve 9  kilo aldim bir senede(sagir sultana duyururum). duzenli spor da yaptim ama kilolari veremedim, sporu cok seviyorum, ne turlusu olursa olsun insanin kendiyle basbasa kalmasini, vucudunu dinlemesini, tum kahrini ceken vucuduna biraz vakit ayirmasini onu simartmasini sagliyor ama benim bunyede istahi da arttiriyor. spinninge girerim o gun ders cikisi iyiyimdir ama ertesi gun dagi tasi yemek isterim:) bilemiyorum neden, uzmanlar arastiriyor.
neyse istahimi arttiriyor diye sporu birakacak degilim. kilolara geri donelim. artik insan eski sevdigi kiyafetlerini giyemiyor fotograflarda kendini sevmiyorsa bir takim adimlar atmasi gerek demektir. ben yakin arkadasima 15 kg verdirtmesi nedeniyle (referans onemli bence ) Diyetisyen Serpil Bozkurt Doganay`a basvurdum.  Diyetisyenler mucizeler yaratmiyor, hepimizin bildigi seyleri , oradan buradan okuduklarimizi sunuyorlar ama benim savundugum hep su olmustur: bu insanlar bu isin egitimini aliyorlar, ilmini bilmini ogreniyorlar, birakalim kendimizi ellerine. Serpil Hanim, kisiye uygun diyet yaziyor, isinize, yasam tarziniza gore yaziyor , internette bakiyorsunuz sunu ye bunu yeme, hayir efendim sevdiginiz seyleri diyet listenize ekliyor sevmediginiz seyi sirf zayiflatiyor diye yemek zorunda degilsiniz. farkinda olmadan kilolar pit pit gidiveriyor (saka degil ya zorlanmadim en basitinden gunde 5 dilim ekmek yiyorum) 3 haftada 4 kilo verdim ve geriye vermem gereken 5 kilo kaldi.

Bu surec cok acaip bi surec. dostunuzu dusmaninizi anlayabildiginiz bir surec. sizi sevenler destek olur ve hosunuza giden seyler soyler "aa hayvan gibi zayiflamissin"  seklinde yalanlar degil bahsettigim. "ne guzel gidiyo, sik biraz daha disini vb" seklinde. Senem, Selin ve Kamil bu surecte cok yardimci oluyor sag olsunlar burada da anmadan gecemeyecegim. Bir de icten ice gicik olanlar vardir. "can bogazdan gelir" "nereye kadar bu sikici seyleri yiyeceksin" "sen iyisin zaten cirkin olucaksin zayiflayinca" seklinde.

ben bu laflari anlayamiyorum. bir insan bir karar veriyor hatta bunu o kadar istiyor ki diyetisyene falan gidiyor ve bu karari da seninle paylasmis, sen kim oluyorsun da icindeki kiskanclik canavarini saliveriyor, demorilizecilik kanalini aciveriyorsun?

Neyse sisman olmak, kilo almak ayip degil. bunla mutlu olanlar vardir, mutsuz olanlar vardir. mutsuz olanlar bir sekilde harekete gecer ya da diline vurur, konusur konusur bisey yapmaz. herkesin kararidir.  tartistigim, bana tuhaf gelen kostekcilerdir. onlari duymayiniz efendim. yaninizda olan gercek dostlarinizla paylasiniz gerisini de sallayiveriniz.
 iste beatles sizin icin zipliyor.

dipnot: bu macde turkce klavye ayarini yapamadim kullanamadigim turkce karakterler beni rahatsiz ediyor, okuyunca rahatsiz olanlardan da ozur dilerim.




8 Mart 2012

sevgi pitircigi

son zamanlarda ustume yapisan negatif durumdan sikildim. artik kimse hakkinda kotu konusmuyacagim. her isyerinde oldugu gibi benim isyerimde de hazzettigim kadar hazzetmedigim insanlar da var. nefret etsem de, gicik olsam, demoralize olsam da onlar hep olacaklar.
negatif olunca ne onlar birsey kaybediyor ne de ben birsey kazaniyorum. sadece asik suratla dolasip modumu dusuyorum. bayilarak takip ettigim daniella diye bir blogger gecen senebir hafta boyunca detoks yapmisti bu konuda. bir hafta boyunca negatif bisi dememisti. salak gulben ergen, bayik serdar ortac yok. hadi bakalim.

7 Mart 2012

hayati sekillendiren sozler


nereden aklima geldi bilmiyorum ama hayatim boyunca soyleyenleriyle birlikte unutmadigim bazi sozler var. gercekten dogru olduguna inandigim, uygulayanlarin hayatina sonsuz huzur kattigini dusundugum sozler. onlardan bazilarini buraya yazmak istiyorum.


babam
"kimseden birsey umma, yalnizken bile keyif alacak aliskanliklarin olsun, kendi kendine yetmesini bil"

bu soz karakterimin olusmasinda cok ama cok buyuk bir oneme sahiptir. bakkaldan birsey alirken "ya sen alsan, benim yerime" diyenlerden, alisverise cikarken "benimle gelsen, yalniz gitmeyeyim simdi" gibi beklentileri olanlardan, cok cok agir olmadiktan sonra "sunu tasiyalim mi?" seklinde yardim isteyenlerden, yemek hazirlarken "sunlari dograsana" diyenlerden (tamam bu cok yanlis degil ama olmadim o sekilde, ornegini de vereyim istiyorum) hic olmadim. iyi ki de degilim. kendi kendine yetmek gercekten cok onemli.


ismini bildigim ama buraya yazmak istemedigim biri

sen napacaksin a kisisi ve b kisisi arasindaki soylenenleri, iliskileri. sen sadece a ve kendin, b ve kendin arasindaki iliskiye bak


samimi oldugun arkadaslarin ya da hazzetmedigin insanlar var hayatinda. "a kisisi ve b kisisi, bilmem nereye gitmis beni neden atladilar" ya da "a kisisi ve b kisisi kusmus konusmuyor, eyvah eyvah arada ben kalacagim" diye dusunecegine sen bakacaksin a kisisi sana nasil davraniyor, sen ona nasil davraniyorsun. ayni sekilde b kisisini hayatinda ne kadar istiyor ya da istemiyorsun, asil cevaplaman gereken sorular bunlar. sen sadece kendi ikili iliskilerine bakacaksin. birak ayse konusmaya devam etsin senin o nefret ettigin x ile, sen ayseyle gorustugun zamanlardaki mutluluguna bak. hersey o kadar kolay ki bu formulle hem is hem de arkadaslik yasaminda..



bu ucuncusu aslinda bir soz degil ama genel gecer bir formul.
oncelik sirasi.
cevrendeki insanlarin hepsine ayni derecede onem vermen, her haftasonu hepsiyle gorusmen, ya da mutlu etmek icin hepsine ayni anda jestler yapman imkansiz. hayatin gidisatina aykiri bir kere. kimseyi de hayatindan cikarmana gerek yok. aysenin sana yaptigi iyiliklere guzelliklere yine iyilik ve guzellikle cevap vermen, ama senin icin onemli olan bir davete *mesela dogum gunu partini onemsiyorsun* sudan bir bahaneyle gelmeyen neseye de kirilmaman. neseyi uygun bir kategoriye yerlestirip beklentiye girmemen. ayni sekilde onu da beklentiye sokmaman. neseyi o kategoriye sokunca otomatikman sen de nesede ayni kategoriye gecmelisin bence. mesela sen de onun dogum gunu partisine gitmeyebilirsin, partine gelmeyerek o hakki vermis oluyor sana. kirilacak hali yok artik:) bosver, hayatindaki kemik kitle yeter sana. ailen ve en yakin arkadaslarinla hersey yolundaysa digerleri girsin kategorilere, ayip bisi degil ki bu..
kimse kimseyle cok samimi olmak zorunda degil. herkes de herseye "evet" demek zorunda degil. diyenini tanimadim daha. zaten en buyuk problemler iliskilerde, arkadasliklarda beklentilerden doguyor. sen heveslendiriyorsun, umitlendiriyorsun sonra yok oluveriyorsun. affetmesi zor bi durum. en guzeli "tabii", "kesin gelirim" cumleleri yerine "bilmiyorum" "kesin katilacak olursam haber veririm" gibi cumleleri kullanmak. son dakika satislarini yok etmeye calismak.


Annem

israr etme!
kisa ve net! israr etmeyi sevmem, bir insana istemedigi bir seyi iki defa soylemis olsam bile ucuncuye soyledigimi hatirlamiyorum. birinin bana bir konuda israr etmesi de en sevmedigim sey. kucukken "bunu istiyorum" "suraya gidelim" seklinde israrlarim hep cevapsiz kalirdi annem tarafindan. iyi ki de cevapsiz kalmis da israr etmemeyi ogrenmisim..












1 Mart 2012

buyumek

insan bazi zamanlar fotograf cekmeden duramiyor. bazi zamanlar ise fotograf makinasini eline almak bile istemiyor.
insan bazen cok neseli oluyor bazense evden cikasi gelmiyor.
neyse. simdi soyle bisi var. kasimda 29umu doldurdum ve 30umdan gun almaya basladim. 5 sene once ne oldugumu dusuneyim dedim.
24 yasimdayim. yil 2006-2007 universitede 6. senemin icindeyim umrumda da degil bitirmek. bir televizyon kanalinda fotografci olarak calisiyorum ve yasemin ve beyhanla ayni evi paylasiyorum. gunler cok eglenceli geciyor. aksamlari yemek yapiyoruz ucumuz sabah herkes kendi isinde. o konser senin bu konser benim geziyoruz. 2007nin sona dogru kardesim istanbulda universite okumak icin geliyor. annemler eve yerlestiriyorlar bizi. artik kardesimle oturuyorum. hayatim duzene giriyor. annem bizle kalmaya basliyor. okulu bitirmem icin yardim edecek.

29 yasimdan 10 sene oncesine gidiyorum. yasim 19 yil ise 2001. universite icin istanbula gelmisim kucucuk bir ilceden. hayatimda ikinci kez mc donalds yiyiyorum (ilki didime giderken yol uzerinde bir yer). istanbul ne acaip ne buyuk bir sehir. okula canim isterse gidiyorum istemezse evdeyim. feneryolunda 4 kiz ayni evi paylasiyoruz. komsular bizi sevmiyor biz de onlari sevmiyoruz. birimiz kibrisli saf mi saf, digerimiz mersinli cakal mi cakal ben ve yasemin orta karar iste bazen gereksiz saf bazen cakal.

hayat o kadar guzel ki. aileden uzak' kesfedilmeyei bekleyen kocaman sehir. 2-3 ay oncesine kadar yasadigim kucucuk ilcedeki kafeler bir elin parmaklarini gecmezken buradakilere yetemiyorum!bi taksime bi  kadikoye gidiyoruz kizlarla. okuldan pek arkadasim yok. (taa ikinci sinifta taniyacagim senemi ve duyguyu)

kasima piercing yaptiriyorum. sonra sikilip cikartiyorum. annemlerin gonderdigi para hic yetmiyor bitiveriyor. ama ben cok mutluyum. her istedigimi alamiyorum, her istedigim yerde yiyemiyorum, ayin ortasinda parasiz kalip evde makarnaya dadaniveriyorum ama cok mutluyum. hep mutlu hatirliyorum o zamanlari.

ileriyi dusunuyorum. diyorum ki asla ama asla ogretmen olmam! 25'imde evlenirim. 30'umda anne olurum diyorum hayatin beni ara sira silkeleyecegini bilmeden.

simdi o zamanlara bakip o zamanlarki kucuk sevinclerimi ya da sacma sapan seylere uzulmelerimi hatirlayinca ne kadar masummusum diyorum.

simdi 10 sene sonrasini, 39- 40li yaslarimi hayal etmek ve o zamanlar hakkinda hayal kurmak korkutuyor beni. yine asla derim de oluverir diye:)

ama ne olursa olsun mutlu olurum herhalde. her zaman oldugum gibi. en aglamakli en depresif zamanlarimin bile bana kattigi seyleri hemen pozitife cevirip mutlu oldugum gibi. ya gercekten cok sansli biriyim hep mutluluk beni buluveriyor ya da elimdekiler avucumdakiler ucup gitsin, azicik da olsa benle kalanlarla cok mutlu olmayi basariyorum. kotuyu iyi diye seviyor kendimi kandiriyorum. neyse ne. napiyorsam iyi yapiyorum bence.


bugun 24 yildir birlikte buyudugum kardesimin dogum gunu. ilk baslarda onu dovdugum, hor gordugum ve bohcaci kadinlara satmak istedigim icin pismanim. ara sira sabrin yoklansa da kardes olma duygusu dunyadaki en guzel seylerden biri. iyi ki dogmus



19 Ocak 2012

emolarda inecek var

yarın akşam hongkonga gidiyorum. uzun süredir heyecanıyla yanıp tutuştuğum bir gezi. ama ergenler gibi tuhaf bir ruh halindeyim o yüzden çok tuhaf ama gittiğime "oley,yaşasın" diyemiyorum. uçuş iptal olsa üzülmem. (bunu s. duymasın)

"hemen şu salak ruh halinde çık, toparlan kızım" diyorum kendime, sonra çıkasım yok diye üzülüyorum.
son 3-4 senedir vaktimin çoğu emolarla, acitasyona meğilli duygusallarla, trajedi manyağı şiirseverlerle dalga geçmekle geçti. şimdi kendim bu saydıklarımdan biriyim belki de. suratımda salak bir asıklık var. terkedemedim gitti.
aslında bu ruh halimin iki üç nedenir var, geçici durumlar, aşılamayacak şeyler değiller ama engel olamıyorum.

bir keresinde yine mutsuzdum iki gün sonra tatile gidecektim ama hala bir konuya saplanmış bıdı bıdı konuşuyordum, yasemin (benden 5 yaş büyük ama küçük kardeşimmiş gibi gösterir bu kız) "ya yeter artık git şu tatiline döndüğünde de göm artık, bahsetme bidaha" dedi. gerçekten de öyle oldu. insan isteyince "istemediğini beyninden uzaklaşturabiliyor" tabii burada kilit kelime "isteyince".

neyse şu tatilin keyfini çıkarmaya ve bol bol fotoğraf çekmeye çalışıcam. döndüğümde de gömücem. söz olsun diye buraya da yazdım bu konuyu.





sanırım 2010 ekimde çekmiştim bu fotoyu