bebek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bebek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Şubat 2015

Bebeğin emmesi? Süt sağmak? Peki ya ek gıda? Ne kadar zor olabilir ki?

Eveeet, gelelim benim favori konularından ikincisine (birincisi uykuydu malum).  Bu yazı yer yer itiraflarla doludur, ben yaptım sen yapma nasihatlarını çaktırmadan barındırır. 
       Sevgili kızım, minnoşum, minikom, çıtçıtım, şokellam, minişim, kurabiyem, ay suratlı Melissam, doğduğunda bana göre emmesi iyiydi. Memede uyur, memede kalkar, kucağımdan bırakıverince ağlar dururdu, ben de çareyi 5-6 günlükken emzik vererek bulmuştum. 1 hafta kontrolüne gittiğimizde Melissa'nın yeterince kilo almadığını gören doktorumuz, sebep emzdikdedi, emziği çektim aldım ben de ağzından. Gel gelelim Melissa'yı emzirme işine kafayı takmıştım, zırt pırt emzirir olmuştum ve kilo alımı gayet yoluna girmişti, artık emziğe yeniden şas  vermenin vakti gelmişti.
 Bu sefer de Melissa emziği almadı, ağzında atıp duruyordu, inat yaptım çünkü sabahları evde yalnızdım bazen Sven eve geç geliyordu ve Svegili Melissa kucağımdan başka bir yerde durmuyordu,uyku problemi de vardı, dişimi fırçalamaya vakit bulabildiğim günler mutlu olmaya başlamıştım.. Ona ikinci bir arkadaş lazımdı. O emziği attıkça ben ağzına koydum ve en sonunda alıştı. İyi mi, kötü mü ettim hala bilemiyorum. Uykuya dalarken ya da dışarıda pusette sıkıldığında kullanıyoruz emziği.. Bir de malum beni emmiyor ve bebekler emerken guvende hissederlermiş ben de bari beni emmiyor emziği emsin diye düşündüm, emme yetisini kaybetmesin, güvende hissetsin istedim. Kısacası artıları fazlaydı bizim için..

    Neyse 4.ayımızda Melissa emmeyi bıraktı, daha doğrusu başından beri silikon meme ucuyla emiyordu, doğduğu zaman hastanede onu vermişlerdi emmekte zorlanıyor diye ve o lanet uca alıştı.. 4. ayda o ucu bıraksın istedim önce onsuz emdi sonra reddetti. Ben de hemen uca geri döndüm 2 gün daha emdi ve  sonra ağlamayan çocuk, memeye geldiğinde çığlıklar atmaya başlıyordu. Silikon meme ucuyla da emmeyi reddetti. Peki ama neden reddeti? Burada benim aptallığımın söz konusu olduğuna inanıyorum. Melissa aç kalıyor yeterince emmiyor diye bir his vardı bende.. O emdikten sonra süt sağmaya başladım, baktım sütler geliyor. Dedim eyvah bu çocuk aç kalıyor, ben en iyisi emzireyim sonra sağığım sütü vereyim iyice doysun!! Önce emziriyordum sonra sağdığım sütümü, biberonla veriyordum. Veee bu aptallığımla, o  da biberona alıştı..  Hem de , internetlerde çektikçe geliyor, lök lök süt akmıyor denen medela, calma biberon verdim ilk andan beri, ona rağmen alıştı..
Neyse 4. ayın ortasından itibaren sütümü sağarak verdim, Melissa bas bas bağıyor karşımda ama ben süt sağmak zorundayım, onu kucağıma alamıyorum. Korkunçtu ama neyseydi bebeğım anne sütü alıyordu, anneydim dayanırdım. 4ve 5 ay 2 saatte bir süt sağdım. Sadece yüksek lisans derslerimin olduğu akşamlar aksadı. Kaçıncı baskı olacak bilemiyorum ama  6. ayın başından sonuna kadar Amerika'da her 4-5 saatte bir örtünün altında müzelerde, parklarda, restoranlarda süt sağdım. Tatile bile kiraladığım medela hastane tipi süt pompam ayrıca ameda pilli, elektrikli süt pompamla gidiyordum.  Günde ortalama 750 ml süt sağdım.
 6. ay bitiminde ek gıdaya başlayacağızda süt sağma yüküm azalacak diye seviniyordum ama Melissa, ek gıdayı sevmedi, meyve verdim sevmedi, sebze verdim sevmedi, yoğurt verdim sevmedi. Sevmedi, sevmedi, sevmedi.
 7. ay da süt sağarak geçtı, artık 5 saatte 1 defaya indirmiştim sağmayı.

   8. ayda motivasyonum gerçekten düşmüştü , aksamaya başladı süt sağma işlemi veeeee tabii ki sütüm azaldı, 8. ayın sonunda mamaya başladım. dedikleri kesinlilke doğru ki mamaya başlamak tam bir bela. Insanın kolayina geliyor.  9. ayda ek gıdaya Melissa ağzını açtı ve ilk ek gıdasını yedi.. 10. ayda günlük anne sütüm 300 ml'lere düştü, sık sağarak arttırmaya  başlayacaktım ki, aklınızın almayacağı yaralar oluştu.. Her süt sağmak, bedenimde ve ruhumda ciddi tahribatlara yol açıyordu, süt sağma seansına ağlaya ağlaya başlıyordum, ve acıdan kaynaklanan sinirle bıkkınlık içerisindeydim, psikolojim gerçekten iyi değildi. 1 ay dayandım. Bıraktım. Bırakınca yine psikolojim bozuldu, sütüm az da olsa geliyordu ama ben sağmayı bırakmıştım.  11-12. aylar sadece mama ve ek gıda aldı.

     Ek gıda işinde ise "9. ayda başladı önce sebze verin, meyve verirseniz sebze yemez ." demişti doktorumuz, gayet mantıklı gelmişti ama istemiyordu sebzeyi ben de bari meyveden vitamin gelsin diye başladım elmaya, şeftaliye.. Sonradan da sebzeye geçtik. 1 yaşın sonunda mamayı bırakıp keçi sütüne başladık, aynı keçi sütüyle yoğurt da yapıyorum, hatta geçenlerdeinternetten kefir mayası buldüm bir kere becerdim mayalamayı sonra beceremedim, arayışlarım devam ediyor.

    12. ayın başında Melissa'nın yemek istemediği bir günde bakıcımız, onu zorlamış yemek yemeye, ondan sonra ağzını kitledi ve 1 ay boyunca yemek yemedi, ne zaman kaşık gördü tıpkı emmeyi bırakışındaki gibi çığlıklar attı.. BLW'ye başladık, sebzeleri ne çok yumuşak ne de sert olacak şekilde buharda haşlayıp, kolayca tutabileceği şekilde önüne koyduk, müdehale etmedik. Tam bir ay isterse  kendi minik elleriyle yedi istemezse yemedi, her taraf kirlendi. Iyi ki de kirlendi çünkü blw gerçekten işe yaradı! Melissa yemek yemeye tekrar ısındı.. Kaşığa ağzını açmaya başladı.

    13. ayda sorunumuz, bakıcımızın çocuk aç kalacak korkusuyla, Melissa yemediğinde kucağına alıp dolaştırarak yedirmesiydi  bu da bana kalırsa başka bir hata, kucakta yedirmek yerine beklemek ve inatla blw yapmak daha etkili bir çözüm. Bir kaç haftadır  dilimi ısırayaım ki iyi durumdayız.. Ama Melissa, kesinlikle yemeyi çok seven bir çocuk değil, bir tek siyah zeytin ve salatalık  görürse deliriyor hemen yemek istiyor, diğer yemekler onda hayranlık yaratmıyor. Muza ve simite sıcak bakıyor ondan sonra da yoğurda.. 13. aydan itibaren yediğimiz yemeklerden vermeye başladım. Yemekleri zaten tuzsuz yapıyoruz, böylelikle Melissa da yemiş oluyor. Kapuska, nohut,kuru fasulye, kıymalı makarna (kendim yapıyorum makarna hamurunu), kuzu kıymadan köfte, somon, bal kabağı, brokoli, tatlı patates, lahmacun, barbunya, yeşil mercimek verdiklerimiz arasında.



   



7 Şubat 2015

pazar postası 6

    Taşındık. 
    Tam tamına bir günde apar topar taşındık. Ben oldukça duygusala  bağladım tabii.  Topu topu 200 metre yandaki binaya taşındık ama yine de çok özlüyorum eski evimizi. Taa 3 sene önce ilk gördüğümüz an aklımda. Emlakçı "BIliyorum çok yoruldunuz ama son bir ev var istediğiniz muhitte hem manzarası da çok sevimli ." dediğinde burun kıvırıp istemeye istemeye ziyarete gitmiştik ama giriş kapısından girdiğimiz anda birbirimize bakıp nasıl gözlerimizin parladığına şaşırmıştık Svenle.. Kontratımız zaten üç senelikti yani çıkacağımız belliydi ama YİNE de çok koydu. Yeni evin yatak odası, eski evdeki Melissa'nın odasını görüyor. Her gün bakıyorum. Bomboş. Jaluzi en son benim bıraktığım gibi.. Hiç değişmemiş.. Melissa'nın yatağına güneş gelmesin de gözünü almasın şeklinde duruyor jaluzzi. Melissa orada değil, benim yanımda, o odada artık Melissa'nın yatağı yok.



    Neyse bu kadar duygusallık bu gönderiye yeter:) Kolilerim halaa ve halaa tamamen boşalmış durumda değil. Sven 1 haftalığına yurt dışındaydı ve dönünce onu mis gibi bir evle karşılayacağıma dair söz vermiştim ama tutamıyorum sanırım. Dolaplarımız hala gelmedi, dolap yoksa kolileri boşaltmak da anlamsız. Evden çıkmam tamamen başlı başına bir olay. Siyah kazağım hangi kolide, çorabım nerede.. Bir haftadır aynı kot pantolana ve aynı kahverengi göz kalemine teşekkür ediyorum.

    Alt katımızda minik bir bebek var, sanırım 1.5 aylık falanmış, minik minik gece 11lerde ağlıyor, hemen eski günler gözümün önünden geçiveriyor.

     Dün Melissayla parka gittik, kaydıraklara çıkan merdivenlere elimden tutup 8 defa çıktı ve 8 defa indi. 30 dakika sürdü.. O kadar yorucu ki:) Kucaklayıp çıkarmak bana kalırsa daha kolay ama kabul etmiyor, illa kendisi çıkacak. En sonunda yeter artık çıkmayalım dediğimde ağlamaya başladı, merdivenlerin önünde. pek mudehale etmedim." Bak salıncak var" şeklinde dikkatini dağitmaya çalıştım. Pusete koyup eve doğru giderken ağlamaya devam etti, ben de güzelce anlattım, "şimdi eve gideceğiz, evde güzel oyuncaklarınla oynayacağız sonra yemeğini içeceksin, güzel bir uyku çekeceksin" diye. İşe yaradı.. Çocuklara" Ay park kapanmış." ya da "Parkı çalmışlar." gibi çocukça olduğunu sandığımız yalanlar yerine güzel güzel  açıklamalarla gidersek daha doğru ve daha kolay oluyor gibime geliyor.

Haftanın Şarkısı: Liz Fraser'in sesinin en yakıştığı şarkılardan biri. Bomboş sokaklarda gece araba kullanırken ya da sahilde yürürken mis gibi gidiyor. <3 



Haftanın Hazır Giyimi: Forever 21'dan aldığım çiçek baskılı bodysuitlerle çok mutluyum. Tam olarak aşağıdaki fotoğraftaki iki tanesini aldım. tanesi 3-4 euro mu neydi:) Yüksek belli pantolanlarla şahane oluyor.

Haftanın Tasarımı: Her şeyi geç keşfettiğim gibi eşarpların büyülü dünyasına da 33. yaşımın içinde adım atıyorum. Hermes eşarplar gerçekten birer tablo gibi, napıcaz?

Haftanın Bebek Ürünü: Xylofon ya da ksilofon. Herhangi bir markadan bulabilirsiniz bize doğum günü hediyesi olarak fisher pricedan gelmişti,  iyi geliyor, eğlendiriyor. Sıkılmadan dahil olduğunuz bir oyuncak haline geliyor:)


Haftanın Sözü: Bu sözün üstüne parmağımı basarım arkadaşım. Ciddi, çalışıyor.


Haftanın Fit Motivasyonu: Bu hafta fit bir hafta değildi, annem sayesinde sarmalar, kızartmalar oh yes, schön, wunderbar idi, motivasyon da yok:)

Haftanın Ünlüsü: İkisini de ayrı ayrı seviyorum, Benim gelmiş geçmiş favori çiftlerimdarasında Sean Penn ve Madonna zaten vardır fakat Charlize Theronla olan romantik mıcırdamaları ilk sıraları  zorluyor Sean Penn beybimizin. Charlize Theron zaten ayrı bir case. Cani filminin ilk yarısı neredeyse bitecekti "Hani abicim Charlize ne zaman filmde endam eyleyecek?" diye sorarken ve jetonun düşmesiyle "Aaaaaaa" tabii. Çok güzeldi film. Hatta soundtrackinde Natalie Merchant - Carnival vardı.. Dur dur hemen burada linki de vereyim şarkıya..




















14 Ocak 2015

pazar postası dört

    Bu hafta yüksek lisans için bir sınava, bir sunuma ve iki projeye kasmakla geçti! Altından kalktım mı? Notlar verildiğinde göreceğiz:) Bir proje için bir robot tasarladım yakında tanıtım videosu çekip burada paylaşacağım.  Kar tatili nedeniyle bir proje jürim ve bir sınavım bu haftaya ertelendi, bakalım:) Yüksek lisans yapmak, daha doğrusu yeni birşeyler dinlemek gerçekten çok zevkli, ve o dersler sayesinde hayatınıza yeni giren insanlar.. çok seviyorum! Amaaa sınavlar,  jüriler biraz stres yaratıcı olabiliyor. Altından sağ salim kalabiliriz umuyorum.

   Melissam büyüyor, anahtarlığı kapıya takmayı, fişleri prize takmayı ve telefonları bulduğu yerde kapıp kulağa götürüp "alaaaa" demeyi öğrendi:) Zaman geçtikçe, büyüdükçe, bir yandan dursun zaman diyorum öte yandan, daha çok şey paylaşabildiğimi görünce çok hoşuma gidiyor.

26 Kasım 2014

Bugun eve geldigimde Melissa, Sven'in kucagindaydi. Ilk defa, 11 ay boyunca ilk defa, kollarini acti ve bana gelmek istedi, cok sasirdim. Hemen ellerimi yikamaya gittim, O ise, kollarini acip bana gelmek istemesine ragmen onu almamamdan dolayi aglamaya basladi. Sonra aldim kucagima siki siki sardim, kokladim, optum. Bugun gercekten cok farkliydi, beni sevdigini anladim. Gozlerim doldu.

18 Şubat 2014

Melissa 2 aylik!



Eveet acilis videoyla olsun istedim.. Melissa 2. ayi da geride birakti. Ikinci ay birinciye gore kolay gecti, hele hele sonlarina dogru beni cok mutlu eden bir gelismeye imza attim. ARTIK YATAGINDA UYUYOR:) Daha dogrusu kucagimda uykuya dalinca yatagina koyuyorum, aglamiyor, bagirmiyor, cagirmiyor ve uyumaya devam ediyor. Ilk ayimizda imkani yok uyumuyordu.

*Saat 19.30'da uyuyor, sabah 6'da uyaniyor.  Tabi ki deliksiz bir uyku degil gece acikmaydi, alt degistirmeydi derken 4 defa kalkiyoruz. Olsun buna da sukrediyorum ben.

*Guluyor. Sarki soyleyen bir oyuncagi var, altini degistirirken bagirmasin, dikkatini cekeyim diye calip dururken bir baktim, oradaki komik sarkilara guluyor. Neler neler denedim arkadas. Britney Spearslar mi calmadim, akranlari seviyor o da sever diye Miley Cyruslara mi katlanmadim. Hiic bana misin demezken ulu, yuce, saygideger Fisher Price'in o sacma sarkisina guluyor arkadasim.

*Cok yakinda "agu"lar gelecek gibi bir his var icimde cunku turlu turlu sesler cikariyor arada bir "uuuuu" diyor keyfi yerinde olursa, keyfi yerinde olmazsa kaslarini catip, meymenetsizce bakiyor.

*Hala parlak, isikli nesnelere bayiliyor, biz gelmisiz subatin ortasina ama salonda yilbasi agaci inatla yanip sonuyor dikkat cekmek, bebek sakinlestirmek adina.

*Pusette, ana kucaginda daha rahat eskisi gibi bagirmiyor ama o Istanbul trafigi yine een buyuk dusmanim. ne zaman araba dursa uyaniyor, bakiyor ki hareket halinde degiliz agliyor. Hareket halindeyken uykuya daliveriyor.

*Gozuyle takip ediyor.

*Yuzukoyun yattiginda basini kaldiriyor.

*Ayaklarindan destek alip kendini itiyor.

*Hala ellerini kontrol edemiyor, kendine istemsiz yumruklar atiyor.

*Kalca gelisiminde bir taraf duzelirken diger taraf tam duzelmemis, moralimiz biraz bozuktu ama ortopediste goturunce acinin duzelebilecek bir degerde oldugunu gorduk, kendi doktorumuzsa "INTERNETE BAKMAYA SON VERIN" dedi. Hamileligimde de bu karari almistim ama dayanamiyordum, bu sefer son vermek istiyorum internete bakmalara cunku herseyin en kotusu var orada.


*Opulmekten, oksanmaktan cok hoslaniyor.

*Sakin sakin bir seyler anlattiginda dinliyor:)



Simdilik telefondan cektigim fotograflar  cogunlukta, bastakiler makinayla cektiklerim.




 









                                             
                                                        en romantik fotograf da bu:














Son olarak da Sven'in telefonunda sans eseri buldugum harika fotograf:)
Tatli doktorumuz  Ayla Kamburoglu Goksel ve Melissa:)




2 Şubat 2014

pazar postasi 1

Pazar postalari yazmaya karar verdim, haftanin genel olarak ozet ve de ozet degerlendirmelerini yazsam diyorum bence fena fikir degil:)

Bu hafta en cok, ameliyat dikisimin tam kapanmamasina, Melissa'da tahmin ettigim reflunun kesinlik kazanmasina ve hamilelikte sisen el ve ayaklarimin eski haline donmemesine uzuldum.
neyse bu blogda uzuntulu seyler yazmamaya calisacagim diye soz veriyorum kendime hemen simdi!

Tutku ve Koray'la hafta ici uzun kahvaltimiz cok guzeldi. Icinde bulundugum buhrandan uzaklastim  (bak yine olumsuz yine negatif yeteeeeer konusma bahsetmee)  Dodo sanirim beni en ama en cok mutlu eden kahvalti mekani, aklima gelen cesitlerin cogu  var orada:) Ayni gun cok tatli kucuk bir mekan kesfettim, kahveleri sahane, adi Cekirdek! Bu kucuk kahveci, cekirdek, sanki yurt disinda kucuk bir kahvecidesiniz gibi hissettiriyor, Istanbul'da hele hele Kadikoy'de boyle yerler gormek insani cok mutlu ediyor. cok cok sevdim.


En cok bu videoya  ve su videoya  guldum.


Zorlu gunler yasasa da insan, aile olmak cok ama cok guzel, baktikca daha bir mutlu oluyorum bu fotografa. Sven seni ne cok sevdigimi, senin hayatimdaki en buyuk destek ve sans oldugunu daha ne kadar soylesem sana? Bir kere de buraya yaziyorum.(Okuyunca anlar misin acaba:))
Melissa'nin uykulari biraz daha belirginlesti. 20.30 gibi uyuyor, gece yarisi acikip kalkiyor, karnini tam doyurursa 3'te, biraz ac kalirsa 2'de kalkiyor,  gune merhaba demek ise saat 4'te:)
4 degil de 5 olsa nasil mutlu olucam nasil:) Sansliysam saat 7 gibi kestiriyor. Uc ayin bitmesini bekliyorum  sirayla banyo, pijama giyme, kitap okuma, ninni soyleme seklinde uyku rutinini olusturmak icin. Neden mi uc ay, Harvey Karp efendimiz oyle buyuruyor. Kim mi Harvey Karp? Bebeklerle ve cocuklarla iletisim kurma uzerine uzmanlasmis, onlari sakinlestirme uzerine muhtesem kitaplar yazmis pediyatrist efendimiz:) Ise yariyor gercekten kitaplari..


Kitaplari soyle:
http://www.amazon.com/Happiest-Baby-Block-Harvey-Karp/dp/0553381466

http://www.amazon.com/The-Happiest-Toddler-Block-Four-Year-Old/dp/0553384422


Melissa'ya nickname bulduk "nackedei!!". google'a yazin hahahha.

Bu sapkaya bayildim! Sapkalara su aralar bayiliyorum, algida seciciyim nerede sapka gorsem kilitleniyorum:)












Bu sapka da cok guzel degil mi allah askina? 











Bu da benim h & m den cok ucuza aldigim sapkam, fena degil bence:





















Yaz gelse de biz de yirtik, acik renk, sahane, boyfriend pantolanlara girsek. Baksaniza Rihannamiza ne kadar yakismis, sanki yakismayan cok sey varmis gibi, hihs.
Kendim icin yakin zaman hedefleri de koydum:

1.Haftada 5 gun, gunde 1 saat yurumek, aslinda 7 gun yuruyordum ama soguk hava durumuyla insanin cikasi gelmiyor. Neyse 5 gune zorlayacagim kendimi.

2.Emzirirken zayiflamak hakkina bir cok soylenti var ama Dilara Kocak'in kitabindaki listeyi 2 hafta boyunca uygulamak istiyorum bakalim, hem sutun kalitesi bozulmuyor hem de yavasca sinsi kilolara veda ediyormussun.

3.Stok fotografcilik isine el atmak, evde dururken yapilacak rahat bir is gibime geliyor, evet cok detay var ama istiyorum, ote yandan nikonculuktan vazgecip canonculuga adim atacagim sanirim (nasil da gicik olurum bu muhabbete, nikoncu musun, canoncu musun, semsipasa pasajinda sesi buzusesiceler). canima tak etti nikon lens seceneklerindeki sinirlilik.